Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesyon: gereksiz, mantıksız, saçma olduğu bilindiği halde bilinçli çaba ile uzaklaştıralamayan tekrarlayıcı düşünce , imge ve semboller
Kompulsiyon: çoğu kez obsesyonlardan doğrultusunda yapılmak zorunda hissedilen irade dışı ve tekrarlanan hareketlerdir.
Obsesif kompulsif bozukluk (saplantı-zorlantı bozukluğu) nedir?
Kişiye mantıksız ve anlamsız geldiği halde zihinden kovulamayan, irade dışı olarak sürekli tekrarlayan düşünceler (obsesyon) ve bu düşünce-dürtüler doğrultusunda ortaya çıkan engellenemeyen davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize bir kaygı bozukluğudur. Genellikle ergenlik döneminde başlar, çoğunlukla kronik bir seyir izler. Hastalık dalgalanmalarla seyreder, özellikle stres etkenleriyle alevlenmeler sık görülür.
En sık görülen saplantılar (obsesyonlar) nelerdir?
1. Başkalarına ya da kendine bir zarar verebileceği
2. Kir,ter,dışkı ya da kan gibi maddelerle bulaşma olabileceği
3. Düzen , tertipli olma saplantısı
4. Cinsel dürtülerin denetlenemeyeceği endişesi
5. Biriktirme saplantısı
6. Dinsel konularla ilgili saplantılar
7. Beden veya organlarla ilgili saplantılar
En sık görülen zorlantılar (kompulsiyonlar) nelerdir?
1. Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
2. El sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme
3. Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
4. Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma
5. Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
6. Belirli bir sıraya göre yemek yeme
7. Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere
veya düşüncelere takılıp kalma
8. Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama
9. İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı
10. Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme
TAKINTILI YAZARLAR
Hüseyin Rahmi Gürpınar

Bernard Shaw
Yazar tüm eserlerini evinin bahçesine yaptırdığı bir kulübede yazmış.
Alexandre Dumas
Yeni elbiseler giyip, bir de yakasına bir çiçek taktıktan sonra başlarmış yazmaya. Romanını bitirmeden evden çıkmamak için ayakkabılarını ve çalışma odasının anahtarını hizmetçisine verirmiş.
Tevfik Fikret
Dört mevsim buzlu su içer ve sokağa şemsiyesiz çıkmazmış. Şemsiyeyi, göz göze gelmek, karşılaşmak istemediği kişilerden kaçmak için kullanırmış .Tolstoy‘u çok sevdiğinden, onun gömleklerine benzer gömlekler giyermiş. Arkadaşlarından hep sağ tarafında yürümelerini isterdi, sebebi sorulduğunda, kalbinin üzerini gösterip, ‘orada Nazime var’ (eşi) dermiş.
Howard Hughes
1947'de oyuncu Jane Greer ile çıktığı bir akşam yemeğinde, Jane'den izin alıp tuvalete gitti. Kadın bir buçuk saat erkeği bekledi. Erkek çıkageldiğinde tepeden tırnağa sırılsıklamdı. Kadın şaşkınlık içinde ''Ne oldu sana böyle?'' diye sordu. Erkek izah etti: ''Gömleğime ve pantolonuma ketçap dökülmüştü. Onları lavabo'da yıkadım.'' Sonra da asıp kurumalarını beklemişti. ''Kuruduktan sonra da tuvaletten çıkamadım. Çünkü kapı koluna dokunamadım. Birinin gelmesini bekledim.''Mikroplardan o kadar korkuyordu ki, sarılıktan ölmüş bir arkadaşının bırakın cenazsine gitmeyi, çiçek bile göndermemişti. Çünkü mezardaki ölüden çıkan mikropların, gönderilen çiçeklerin geldiği gerisin geriye yolu takip edip kendisini bulacağından endişe ediyordu. 1947'nın Aralık ayında, yardımcılarına evine yakın bir film stüdyosunda birkaç film seyredeceğini söyledi. Dört ay boyunca stüdyodaki odadan bir defa bile dışarı çıkmadı. Aynı filmleri, sandalye tepesinde, genellikle çıplak vaziyette dört ay tekrar tekrar seyretti. 1948 baharında ortaya çıktığında berbat vaziyetteydi. Dört ay yıkanmamış, traş olmamış ve tırnak kesmemişti. Temizlik takıntıları yüzünden inzivaya çekildi. Kendisine âdeta hastane gibi steril bir ortam oluşturdu. Yıllarca mikrop kapmamak için kimseyle görüşmedi. Güneş ışınlarının da mikrop taşıyabileceğini düşündüğünden, pencerelerini kapkara levhalarla kaplattı. Dikkatle ölçülüp kesilmiş yemeklerini elleri eldivenli hizmetçiler getiriyorlardı. 1976'da uzun süre kendisinden haber alınamayınca, yakınları odasına girdiler ve baygın vaziyette buldular. 1.93 boyundaki dev gibi adam, 41 kiloya düşmüştü. Meksika'dan Houston'daki Metodist Hastanesi'ne götürülürken, uçakta öldü. Ölüm sebebi böbrek yetmezliği idi. Temizlik takıntıları o kadar artmıştı ki, yemez içmez olmuş ve sonunda da susuzluktan böbrekleri iflâs etmişti. Kimseyle temas etmek istemediği için de, odasında yapayalnız ölümü beklemişti.
Yorumlar
Yorum Gönder